Hz. Nuh'un oğullarından olan Sam'ın neslinden
gelen, "SEMUD KAVMİ" Şam ile Hicaz arasındaki
"HİCR" denilen bölgeye yerleşmişlerdi.
Burada çoğalıp büyüyen bu kabile, zamanla
büyük bir kavim oldu. Yüce Allah onlara
bol nimetler verdi. Önceleri bu nimetlere şükreden
Semud kavmi, zamanla şükrü terkettiler.
Dokuz kabilenin birleşmesinden oluşan Semud kavmi, yazları
sıcak günlerde yüksek yaylalara dağlara çıkarlar,
taşlara oydukları büyük, saraylarda yaşarlardı.
Kış mevsimi gelipte soğuklar bastırdığında aşağı vadiye
iner orada yaptıkları köşklerde yaşarlardı.
Zamanla hak dininden uzaklaşan Semud kavmi ağaçtan,
taştan yapma putlara taparlardı. Semud kavminin
ileri gelenlerinden, Ubeyd adlı bir zatın oğlu olan
Salih, güzel ahläkı, hoşgörüsü,
fakirleri ve zayıflan kollayıp korumasıyla herkesin
gönlünü almıştı. Hz. Salih 40 yaşına
geldiğinde Yüce Allah tarafından kendisine peygamberlik
görevi verildi. Semud kavmi ondaki fazilet ve olgunluğu
gördükleri için ileride Hz. Salih'ten
istlfade etmeyi düşünüyorlardı. Bu nedenle
onun putlara tapmayışını bile anlayışla karşılıyorlardı.
Hz. salih peygamberlik görevini alınca halkı Hak'ka
davete başladı.
- Ey milletim, yalnızca Allah'a ibadet edin.
Ondan başka ilah yoktur. Hz. Salih'in bu davetine
milletinden pek az insan iman ederken, çoğunlugu
ona inanmadılar.
- Ey Salih, sen bizim için ileride bir ümit
kaynağı bir ışıktın. Senden çok şeyler beklediğimizi
biliyorsun. Ancak sen beklentilerimizin aksine, atalarımızın,
dinini terkedip, bizleride aynı şekilde, hareket etmeye
davet ediyorsun. Çıkardıgın bu huzursuzluk, senin
gibi dost ve güvenilir birine doğrusu hiç
yakışmıyor. Gel bu davandan vazgeç ki huzur içinde
yaşayalım.
Hz. Salih davasından vazgeçmiyordu. Vazgeçemezdi
de. Onu caydırmak için kaba kuwet hariç
her yolu denemişlerdi. Tabi bu en son çareydi.
Çünkü Hz. Salih köklü ve
güçlü bir aileye mensuptu. Hısım, akrabaları
ona iman etmeseler bile, Hz. Salih'e gelecek bir zarardan
dolayı, kendilerine düşman olabilirlerdi. -
Hz. Salih'in maksadı bizi kandırıp elimizdeki malları
almak. - Hayır, hayır, onun malı bizden çok.
Olsa olsa bize reis olmak arzusundadır.
- Bana kalırsa onun akıldan yana noksanlığı var.
Hz. Salih halkı Hak dinine davete devam ediyordu. Ancak
Hz. Salih'in nasihatleri onlara çok ağır geliyordu.
- Ey Semud halkı, siz yaşadığınız bu cennet misali
mekända, ebedi olarak yaşayacağınızı mı sanıyorsunuz?
Sizin gibi yaşayıpta buralarda ebedi kalan var mı?
Bu evlerin, bu bağ ve bahçelerin, ilk sahipleri
kimlerdi? Belki onlarda sizin gibi ebedi kalacakmışçasına
hareket ediyorlardı. Fakat vakti gelince hepside
ölüp gittiler. Sizde daha öncen gelip
geçenler gibi, vakti zamanı gelince ölüp
gideceksiniz. Sizlerin yerine de başkaları geçecek.
Ahirette, herkes gibi yaptıklannızdan dolayı
teker teker hesaba çekileceksiniz. Öyle
ise henüz fırsat elde iken, bana tabi olun. Biliniz
ki, sizi aldatıp, Yüce Allah'a isyan ettirenler
yarınki İlähı azaptan sizi de kendilerini de kurtaramayacaklardır.
Çünkü onlarda sizin gibi aciz insanlardır.
Semud kavmi; Hz. Salih'i inkär ediyor, onu müminlerin
önünde küçük düşürmek
için türlü türlü çareler
arıyorlardı. Yüce Allah Semud kavmine ceza
olsun diye bütün sularını kesti. Yalnızca
bir kaynaktan su geliyordu.
Onun dışında bütün kaynaklar kurumuştu.
O kaynak halkın ihtiyacına yetiyor ise de bağlara
ve bahçelerine yetişmiyordu. Bütün
bu beläların Hz. Salih yüzünden başlarına
geldiğini düşünen Semud halkı, onu imän
edenlerin yanında küçük düşürmek
için, bir bayram günü, daha önceden,
hazırladıkları plänlarını
uygulamaya koyuldular. - Ey Salih sen bizim içimizde,
doğup büyüdün. Bizim bildiğimiz Salih,
böyle karmaşık sözlerle bizi putlarımızdan
vazgeçirmeye çalışmazdı. Olsa olsa sen
büyülenmişsindir. Bu yüzden ne söylediğini
bilmiyorsun Nasıl olurda bir insandan peygamber olur.
Eğer iddiända haklı isen, şu karşı dağdaki sarp
kayadan kızıl tüylü ve 10 aylık hamile dişi
bir deve çıkarıver. İşte o zaman sana inanır
ve imän ederiz. Hz. Salih putperest Semud halkının
niyetini anlamıştı. Ancak hiç telaşlanmadı. Çünkü
iyi biliyordu ki Rabbi her zaman en sıkıntılı anında
imdadına yetişmişti. Hz. Salih vahiy yoluyla gerekli
izni alıp onların bu isteğini kabul etmişti. İsteklerini
kabul ettiği taktirde imän edip etmeyeceklerini
sordu. Hepsi mucize gerçekleşirse imän edeceklerini
söylediler.
Hz. Salih'e mucize sonucu meydana çıkacak
olan — devenin, kaynağın suyunu tek başına içeceği,
göğüslerindeki sütün ise sağmakla
bitmeyeceği vahiy yoluyla bildirilmişti. Ancak Hz. Salih'in
bir endişesi vardı. O da devenin, öldürüleceği
düşüncesiydi. Onlardan devenin öldürülmeyeceği
konusunda söz aldıktan sonra, namaz kılarak, rabbine
dua etti. Kendisini utandırmamasını niyäz etti.
Mucize gerçekleşmişti. Kızıl tüylü
on aylık hamile dişi deve Yüce Allah'ın izni ile,
kayaların arasından çıkıvermişti. Bu sonuç
inançsızları şok etmiş, onları adeta delirtmişti.
Karanlık beyinleri öylesine körelmişti ki,
bu mucizenin Allah'tan geldiğine inanmıyorlardı.
Bu yüzden Hz. salih'i büyücülükle
sihirbazlıkla suçladılar. Müminler ise bu
duruma oldukça sevinmişler. İmänlarına imän
katmışlardı. Hz. Salih orada bulunanları, deveye zarar
vermemeleri için uyardıktan sonra, Yüce
Allah'a şükürde bulundu. Artık su içme
işi nöbete bağlanmıştı. Kaynagın suyunu bir gün
deve içecek, bir günde insanlar kullanacaktı.
Mucize gerçekleştiği halde, Semud halkının çoğu
imana gelmemiştl. Böylece Semud'lular inananlar
ve inanmayanlar diye ikiye ayrılmışlardı.
Mucize sonucu zuhur eden deve, yavrusuyla beraber,
şehir dışında kırlarda, gezinip dolaşıyor, nöbet
günü ise suyunu içtikten sonra, kuyunun
başında bekleşiyordu. Müminler hayvanı gördükçe
onu seviyor, okşuyorlardı. Kafirler ise öfkelerinden
kuduruyor, hayvanı öldürmemek için
kendilerini zor tutuyorlardı. İçlerinden
birkaçı hayvanı öldürmeye teşebbüs
ettiysede Hz. Salih'in ikazı sonucu bu niyetlerinden
vazgeçmişlerdi. Ancak kafirlerin içindeki
deveyi öldürme arzusu bir alev gibi yanıyor
gittikçe kabarıyordu. jçlerinden Kıdar
adlı bir şahıs ve onun sekiz yakın arkadaşı bu işi üzerlerine
alıp, kalabalık bir günde, su içmekte olan
deveyi göstererek;
Şimdi onu öldürelimde kendini peygamber
ilan eden Salih'in vaadettiği azabı bir görelim
hele" diyerek Hz. Salih'i alaya aldıktan sonra
deveyi öldürmüşlerdi. Hz. Salih bu işi
yapanlara acıyan gözlerle bakmış sonrada onlara
şöyle hitap etmişti. - Ey milletim nedir bu
sizin yaptıgınız? Sizin için bir imtihan vesilesi
olan bir deveyi kestiniz. Dağları aşan günahlarınıza
bir o kadarını daha iläve ettiniz. bütün
bu yaptıklarınıza rağmen çok merhametli olan,
Yüce Allah'a tevbe ediniz ki onun azabı sizlere
ulaşmasın. Semud halkı tevbe etmediği gibi aläylarını
sürdürüp, tevbe kapısını tamamen kapamıştı.
Semud kavmi, deveyi öldürmekle ızdırap
ve sıkıntılarından kurtulacaklarını sanıyorlardı.
Ancak Hz. Salih'in tehdit dolu sözleriyle,
daha sıkıntılı daha ızdırap dolu saatler başlamıştı.
- Ey Semud halkı üç gününüz
kaldı. Birinci gün yüzünüz sararacak,
ikinci gün kızaracak, üçüncü
gün ise siyahlaşacak. Dördüncü
gün gelecek olan azap ise hepinizi yok edecek.
Deveyi öldürenler bununla yetinmeyip, Hz.
Salih'i ve yakınlarından ileri gelenleri de öldürmeyi
planlamışlardı. Gerçektende ilk gün
Semud'lu putperestlerin yüzleri sararmıştı.
Bu onları kahrediyordu.
Her geçen saatte, felakete daha da yaklaşıyor
olmalan endişesi onlan korkudan delirtiyordu. İkinci
gün yüzleri kızarmaya başladığında , daha
yıkılmış daha çökmüş bir halde, korkuyla
bekleşiyorlardı. Üçüncü gün
yani yüzlerinin karardığı gün, suikastı yapacak
olan dokuz kişi ani bir baskın yaptı. Ancak Hz. Salih
ile müminler İlähi bir emirle orayı gizlice
terkettikleri için suikastten kurtulmuşlardı.
Kafirler Hz. Salih'i bulamayınca, iyice kudurmuşlardı.
Bu sırada müminlerle beraber hicr şehrini terkeden
Hz. Salih korkunç gürültünün
ardından, şehrin üzerindeki toz bulutunu görünce
müminlere, kafirlerin yok oluşunu haberdar etti.
- Ey kavmim sizden hiç bir karşıhk beklemeden,
Rabbimin emrini anlattım. Başınıza bu felaket gelmesin
diye, sizlere nasihatler ettim. Dinlemediniz. Bu yüzden
sonunuz felaket oldu. Yanındaki müminlerle
beraber, Şam tarafına giden Hz. Salih, Remle
kasabasına yerleşmiştir. Bir rivayete göre Hadramut
tarafına gittiğide söylenmiştir. Semud kavminin
yok olmasından sonra yirmi sene daha yaşayan H2. Salih
yüz elli sekiz yaşında Hakkın rahmetine kavuşmuştur. |