Hz. İbrahim'in kardeşi; Harran'ın oğlu
Hz. Lut Ibrahim aleyhisseläma ilk iman edenlerdendi.
Birlikte, Babil'den hicret edip Harran'a varmışlardı.
Hz. İbrahim orada kalmıştı. Hz. Lut ise Sedom ve Gomora
şehirlerinin bulunduğu Ürdün ve civarına gitti
ve oraya yerleşti. Oldukça güzel ve zengin
bir şehir olan, Sedom ülkenin en bayındır bölgesiydi,
Ancak insanları yoldan çıkmış idi. Orda her türlü
ahlaksızlıklar vardı. Putlara tapıyorlar, soygunlar
yapıp zavallı insanların ellerinde ne varsa yağmalıyorlar
ve en önemlisi ise cinsi sapıklık yapıyorlardı.
Yani kadın yerine erkeklere şehvetle yaklaşıyorlardı.
Bundan daha kötü daha tiksindirici birşey
olabilirmiydi acaba?
Yüce Allah yeryüzünde yarattığı
canlıları bir erkek ve bir dişiden meydana getirmişti.
bütün canlıların üremesi bu iki unsurun,
birleşmesinden meydana geliyordu. Hal böyle
iken sapık ilişkiyi seçen Sedom halkı en
yanlış ve en çirkin yolu seçmişlerdi.
Bu yüzden o bölgeye gelen kimseler aynı
davranışlarla karşılaştıkları için Sedom'luları
hiç mi hiç sevmiyorlardı. Yolu o bölgeden
geçen yolcular, ne yapıp ne edip Sedom'a
uğramadan geçmeyi tercih ediyorlardı. Yolu
yanlışlıkla Sedom'a düşenler ise Sedom'luların
sarkıntılıklarından dolayı mutlaka kavgaya tutuşurlardı.
Bu iğrenç durumu o kadar benimsemişlerdi
ki onlara oldukça normal bir işmiş gibi geliyordu.
İşte Hz. Lut'un Sedom'a gönderiliş gayesi
buydu. Sapıklık bataklığına gömülmüş
olan Sedom halkını bu bataktan söküp çıkarmaya
çalışacaktı. Yüce Allah'ın yasakladığı
her şeyde insanlar için mutlaka maddi ve manevi
zararlar vardır. Nitekim bu sapık ilişkilerin, günümüzün
en korkunç hastalığı olan, "AIDS"ın
yayılmasına en büyük aracılığı ettiği tartışılmaz
bir gerçektir. Hz. Lut kendisine Yüce
Allah tarafından, peygamberlik görevi verilir
verilmez, Sedom halkını bu kötü huydan
vazgeçmeye çağırdı. Bu azgın insanlara
doğruyu anlatmak gerçektende çok zordu.
- Ey kavmim, Ey Sedom halkı, ben size gönderilen
emin bir peygamberim. Sizler daha önce hiç
bir kavmin işlemediği büyük bir günahı
işliyorsunuz. Gelin bu kötü işleri terkedin.
Sizler bir insansınız. Bu yaptıklarınızı hayvanlar
bile yapmıyor. Çevrenize şöyle bir bakın.
Hiç bir hayvan dişisi dururken erkeğe yanaşıyor
mu? Cahillik batağına öyle saplanmışsınız ki,
hem nefsinize hemde başkalarına zulmediyorsunuz
Ben Allahü teälänın emirlerini size iletiyorum. !
Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Sedom halkı
bu davete pek itibar etmedi. Hz. Lut'un sözlerine
gülüp geçtiler. Onu dinlemediler. Çok
az kişi iman etmişti. Bunun üzerine Hz. Lut
onları Allah'ın azabı ile korkutmaya
çalıştı.
- Ey halkım. Benim bu anlattıklarımda luv ı>u
menfaat yoktur. Bütün bunları Dünya
ve ahiret saadetiniz icin sizlere anlatıyorum. Eğer
bu haliniz böyle devam ederse korkarım helak
olursunuz. Sapıklığı normal bir halmiş gibi gören,
bu azgın kavmin ileri gelehleri,
aralarında konuşup bir karara vardılar.
- Hz. Lut ve ona inananları Sedom'dan kovalım. Güya
bize temizlik namusluk davası güdüyorlar.
Üstelik ona inananlarda gittikçe artıyor.
Gariptirki ahlaksızlık ve sapıklık içinde boğulanlar
iffetli ve namuslu olanları suçluyorlardı. Gidip
bu kararlarını Hz. Lut'a bildirdiler.
Lut aleyhisseläm onları sogukkanlı karşılamıştı.
- Ey Lut eğer sen bizi kınamaya devam edersen seni bu
memleketten kovarız. Saçma sapan sözlerle
bizleri oyalayıp durma. Madem bizi korkutuyorsun doğru
, sözlü isen
şu vadettiğin Allah'ın azabını getirde görelim.
Ey kavmim ben sizin yaptığınız bu çirkin işleri
şiddetle kınıyor ve nefret duyuyorum. Sizleri kesinlikle
tasvip etmiyorum. Ya Rabbi, beni ve ehlimi onların kötü
emellerinden kurtar. Hiç
bir peygamber ıslahında ümidi kesmediği milleti
için beddua etmezdi Ancak Lut aleyhisselämın
hiç umudu kalmamıştı.
Sedom halkı hiçde ıslah olacağa benzemiyordu.
Onlar azabı hakediyordu. Allahü teälä,
Hz. Lut'un duasını kabul etmişti. Lut kavmini yok etmek
için üç melek görevlendirmişti.
Bu melekler yakışıklı birer delikanlı suretinde Hz.
Lut'a gönderildi. Melekler önce Hz. Ibrahim'e
uğrayıp, "İSHAK" adlı bir oğlu olacağını müjdeleyeceklerdi.
Melekler Hz. İbrahim'e müjdeyi verdikten sonra
bir öğle vakti Hz. Lut'a misafir olarak geldiler.
O sırada Hz. Lut tarlada çalışmakta idi. Yabancılan
görünce hemen yanlarına gitti. - Safa
geldiniz yabancılar. - Safa bulduk.
- Hayırdır nereden gelir nereye gidersiniz?
- Yolcuyuz. Sedom şehrine kalmak için uğradık,
sana misafir olalım dedik. Hz.
Lut iyice terlemişti. Gelen misafirlerin melek olduğunu
anlamamıştı. Misafirierin yakışıklı olduklarını görünce,
endişelenmişti. Sedom'lular bu yabancıları gördüklerinde
rahailık vermezlerdi. Ancak kendisine gelen bu misafirleride
reddetmek bir peygamber için çok ağır
bir işti. Donakalmıştı. Sedom'lular
evine hücum ederek bu gençlere saldırabilirlerdi.
Bir an ne yapacağını bilemedi. Ancak Sedom'luların çirkin
hallerini belli etmek için şöyle dedi.
- Ey misafirler, belliki buranın yabıncısısınız
ve belli ki bura ahalisinin hallerini hiç bilmemektesiniz.
- Neymiş o halleri.
- Yeryüzünde bu kavimden daha ahlaksız daha
kötüsü olamaz. Hz. Lut'un bu sözleri
üzerine, meleklerden Cebrail arkadaşlarına dönerek,
"Şahit olun" demişti. Yüce Allah Sedom
halkının heläki için Lut aleyhisselamın
kavmi aleyhine dört
defa şehadet etmesini şart koşmuştu. Bunun üzerine
aynı soru üç kere daha soruldu. Üç
kerede aynı cevap alınmıştı. Işte Sedom halkı için
azap hak olmuştu.
Hz. Lut akşama doğru misafirleri alarak kimselere
görünmeden eve getirdi. Evde hanımı Vahile
ile kızları bulunuyordu. Vahile aslında Hz. Lut'a
inanmamıştı. İman ettiğini söyleyip hep öyle
görünmüştü.
İmansızlığını içinde gizlemişti bu güne
kadar. Halbuki Vahile bir peygamber karısı olarak,
dünya ve ahiret saadetini kazanabilecek, büyük
bir nimet içindeydi. Allah'ın sevgili peygamberine
zevce olmuştu. O tıpkı Hz. Nuh'un
hanımı gibi bunun kıymetini bilemedi. Gizlice evden
çıkıp misafirleri olduğunu Sedom'lulara bildirdi.
Haber bir anda etrafa yayıldı Herkes müjdeli bir
habermiş gibi durumu birbirine anlatıyordu.
Süratle toplanıp Hz. Lut'un evini çevirdiler.
Misafirlerin kendilerine teslim edilmesini istiyorlardı.
Hz. Lut'un korktuğu başına gelmişti. Perdeyi f aralayarak
dışarı baktı. Sedom'lular ellerinde meşalelerle evin
etrafını çepeçevre kuşatmışlardı. Taşkınlıklarını
arttırınca Hz. Lut onlara nasihat etti.
- Bunlar benim misafirlerimdir. Onlara karşı beni mahçup
etmeyin. Alah'tan korkun beni rezil etmeyin. Ancak
Sedom halkının gözü kararmıştı.
- Ey Lut. Bak işte şimdi tuzağa düştün. Bize
nasihatlar edip duruyordun. Ama bak sende gençleri
eve almıssın.
Hz. Lut'un tüm çabaları boşa gitmişti.
Ne söylese ne anlatsada, bu azgın kavmi durduramıyordu.
- Keşke size yetecek gücüm olsa, Ya da sağlam
bir yere sığınsam. Hz. Lut'un çaresiz kaldığını
gören elçi melekler duruma müdahale
ettiler. Lut aleyhisseläma melek olduklarını söylediler.
Görevlerini anlattılar. - Ey Lut korkma ve
üzülme. Onlar bize hiç bir şey yapamazlar.
Onlar azabı hakettiler. Artık ne kadar nasihat etsende
faydasız. Kapıyı aç. Bırak gelsinler. Bize bir
şey yapamazlar. Hz. Lut çok şaşırmış. Aynı derecede
sevinmişti. İçindeki sıkıntı dağılmış, kuş gibi
hafiflemişti. Allah'a şükrettikten sonra kapıyı
açtı.
Şehvetten gözleri kararmış ahlaksız Sedom'lular,
naralar atarak, salyalar akıtarak, içeri daldılar.
O anda melekleri asıl şekilleri ile görünce
nur (ısık) dan gözleri kamaşıp görmez oldular.
Neredeyse korkudan ödleri patlayacaktı. Yine geldikleri
gibi çığlıklar ata ata, birbirlerine çarparak,
ezerek, Hz. Lut'un evini terkettiler. - Lut'un
evine sihirbazlar toplanmış. Sakın yaklaşmayın.
Kalabalık çabuk dağılmıştı. Etraf tenhalaşınca
Melekler, Lut aleyhisseläma bundan sonra ne
yapmaları gerektiğini anlattıktan sonra oradan kayboldular.
- Ey Lut sen görevini yaptın. Milletine
Cenab-ı Allah'ın emirlerini duyurdun. Aileni ve sana
tabi olanları alarak bu şehirden hemen uzaklaş. Müminlerin
hiç biri senden geride kalmasın. Hanımında diğerleri
gibi helak olacak. Yola çıktıktan sonra hiç
kimse geriye dönüp bakmasın. Geride ne olup
bittiğini merak etmeyin. Sabaha doğru hepsi azap olacaktır.
Hz. Lut müminleri bir araya toplayıp, onlara olanı
biteni anlattı. Ve hep birlikte şehri sessizce terkettiler.
Sabaha doğru, Yüce Allah'ın azabıda yetişmişti.
sedom'un altı üstüne gelmişti. Üzerlerine
taş yağıyordu. Bağırmaları taçışmaları fayda
vermemişti.
Yağmur gibi yağan taşların altında kaldılar.
Güneş tamamen doğduğunda, bir tek müşrik
kalmamıştı. Aynı şekilde Gomorro şehride yerle bir
olmuştu. Daha sonra, her taraftan kaynarsular fışkırarak,
yurdun her tarafı göl olmuştu. Bugün
o şehirin yerindeki göl, "Lut gölü"
adıyla f, anılmaktadır. Lut aleyhisseläm daha sonra,
kızları ve müminleri ile beraber, Şam diyarına
ämcası Hz. Ibrahim'in yanına gitmiştir. Kavminin
helakinden sonra, yedi
yıl daha Şam'da kalmıştır. 80 yaşında ise vefat
etmiştir. Kabri İbrahim aleyhisselämın bulunduğu
Halilürrahman kasabasındadır.
|